film

  • uçurtmayı vurmasınlar
  • akıl defteri
  • the schindler s list
  • sin city

25 Ekim 2010 Pazartesi

Yaşamı nasıl algıladığın değilmiş önemli olan onu nasıl yaşadığınmış.Yani nedensiz, ayrıntının önemli olmadığını her koşulda asıl olanın bir tek sonuç olduğunu yeni anladım.
Yıllarca biriktirdiğimin umarsız anılar yerine bir yaşam biçimi olmasını isterdim.edindiğim herşey algılarımı biçimlendirdi.hayatın daha naif,ayrıntıların anlamlı olduğu bütünün kabalığındansa ince ince örülmüş emeklerin yarattığı bir yaşam düşledim hep.biriktirdiğimin bu olduğunu sandım .
ey bu satırların okuyucuları yalan hepsi yalan aslolan bütünmüş asloan sonuçmuş.kırılgan yapraklar sakınılmazmış.kendini tamir edebilirse ne ala.
artık dik durma zamanı artık herşeyi, en ufak ayrıntıyı bile gözetip elini o yaprağa uzatma zamanı değil.bırak kendisi öğrensin kalkmayı.
keşke bu dediklerimi yapabilecek kadar kayıtsız olabilseydim.bunları yapabilmek için bir tek kendini sevebilmek kendini herkesten değerli görmek lazım.
işte bn bunu yapamam yapmam .işte bu yüzden ben hep elimi uzatmaya mahkumum.işte bu yüzden tekrar tekrar yenilgiye mahkum yaşayacağım.
herşeye rağmen bir gülüş yetecek mutlu etmeye beni ve o gülüşün sahibinin tek bakışı yıkmaya.çoğu zaman belli etmeyeceğim üzüntümü ben kendi kendimi sararım.onu sarmak için varım o gülüşün sahibi yalnız yürümesin benim tek mutluluğum olacak.ölene dek uzatacağım elimi yeter ki o görüp tutmak istesin başka hiçbir şey istemiyorum bu zamana kadar da istemedim.
ne yapalım ben buyum

1 yorum:

  1. HOŞGELDİN
    Bir varmış bir yokmuş 28 yıl önce bir kış gününde minik bir erkek bebek dünyaya gelmiş. Anne ve baba çok mutlu olmuş. O'na Onur adını vermişler. Onur çok tatlı, sevimli şirin mi şirin bir bebekmiş. Hızla byümeye başlamış, okula gitme zamanı gelmiştir. Gayet başarılı bir okul hayatının yanı sıra ortaokul 2 den sonra "Seni yıkacağım emperyalizm" şiarıyla devrimcilik serüveni başlamıştır. Devrimcilik okul hayatını etkilememiştir. Üniversite sınavlarına hiç çalışmadan girmiş ve "İstanbul Üniversitesi Maden Mühendisliği"'ni kazanmış fakat hala bitirememiştir. Bitirmesi dört gözle beklenmektedir. Ayrıca Onur çok iyi bağlama çalarmış. Ortaokul zamanında babası tarafından kursa gönderilir. Yetenekli olduğu hemen ortaya çıkar, çok sevdiği Arif Sağ dinleyip "sakın bırakma" demiştir. Bitmeyen okul devam ederken Onur İstanbul'un varoşlarını mesken tutmuştur. 5 yıl kadar Gazi Mahallesi'nde yaşamıştır. Daha sonra hayatına yeni bir yön vermek istemiş fakat kendini yine bir varoşun kucağında bulmuştur: Okmeydanı. Burda halkevcilerle tanışır ve bir süre sonra orada bağlama dersi vermeye başlar. Gel zaman git zaman halkevine bir kız gelmeye başlar. Onur, kızı görür görmez çok etkilenmiştir. Kızımızın adı Gözde'dir. Bir gün Gözde bir arkadaşıyla sohbet ederken, Onur dayanamaz ve yanlarına gelir. O gün ilk kez tanışmışlardır ve Gözde de O'ndan çok hoşlanmıştır. Gün geçtikçe daha da yakınlaşmaya başlamışlar ve tarifi imkansız bir aşka yelken açmışlar. Beraberliklerinin dördüncü ayına girerlerken çok ama çok mutludurlar. Gözde O'na dünyaya geldiği için, ve kendisine aşık olduğu için çok teşekkür ediyor. Hoşgeldin herşeyim... Mutlu, güzel, huzurlu, "ben'li" nice güzel yaşlara aşkım. Seni çok seviyorum.
    Küçüğün...

    YanıtlaSil